Gündem

10 maddede barajı yıkan kilometre taşları

Demirtaş'ın 'seni başkan yaptırtmayacağız' çıkışı sol-sosyal demokrat oyların HDP’ye akmasında belirleyici oldu

10 Haziran 2015 14:06

HDP, barajı 6 milyon oy ve yüzde 13'lük oranla yıkıp 80 sandalye kazandı ve Türkiye siyaseti için de yeni bir dönem başlamış oldu.

HDP oylarındaki bu tarihi tırmanışın kilometre taşları olarak işaretlenebilecek 10 önemli olayı derleyen Radikal'den Hakkı Özdal'ın haberi şöyle:

7 Haziran seçimlerinin en çok merak edilen yanı, HDP’nin alacağı sonuçtu. HDP barajı adeta ‘yıkarak’ geçti ve yüzde 13 oy oranına ulaşarak kesin olmayan sonuçlara göre 80 sandalye kazandı. Kürt siyasal hareketiyle Türkiye sol-sosyalist hareketinin birçok fraksiyonunun yanı sıra feminist, ekolojist, LGBT oluşumlarını aynı çatı altında birleştiren; çok sayıda Alevi örgütünün, Ermeni, Ezidi, Süryani toplum temsilcileri ve kuruluşlarının desteğini alan HDP’nin bu ‘sıçrama’sı, siyasetin yakın ve uzak geleceği için önemli sonuçlar doğuracak.

HDP oylarındaki değişimin daha kapsamlı ve derinlikli analizleri elbette yapılacaktır. Ama bu çarpıcı yükselişin kaynağı konusunda, üzerinde genel anlamda uzlaşılmış iki nokta var:

1. Daha önce bazı başka partilere -özellikle de AKP ’ye- giden Kürt oylarının, hem doğuda hem de batıda blok olarak HDP’de birleştiği, AKP’nin “en büyük Kürt partisiyiz” iddiasının sayısal bir geçerliliğinin de kalmadığı anlaşılıyor.

2. Batıda, özellikle Gezi direnişinde sembolleşen, kentli, genellikle gençlerden oluşan, iletişim araçlarında çok etkin muhalif kitlenin de hem dinamik bir destek unsuru olarak hem de oylarıyla, büyük oranda HDP’nin yanında yer aldıkları söylenebilir.

HDP, bu iki kanaldan akan ‘yeni’ oylarla barajı yıktı. Bir önceki seçimin hemen ardından başlayarak geçen 4 yılda ve özellikle de 7 Haziran’ın hemen öncesinde yaşanan bazı olay ve olgular, o iki mecradan gelen ‘akışı’ güçlendirdi. İşte HDP oylarının barajı aştığı yolda kilometre taşları olarak işaretlenebilecek bu olay ve olguların en önemli görünenlerini 10 başlıkta toplamaya çalıştık.

1. Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi

2011 genel seçimlerinde, önce adaylığı iptal edilen, bu kararın yaygın sokak gösterileriyle protesto edilmesinin ardından geri alınmasıyla 12 Haziran’da Diyarbakır’dan bağımsız milletvekili seçilen Hatip Dicle hakkındaki bir mahkûmiyet kararı, seçimden birkaç gün sonra Yargıtay tarafından onanarak kesinleşti. Bunun üzerine YSK, 86 bin gibi rekor sayıda bir oyla seçilen Hatip Dicle’nin milletvekilliğini düşürdü ve onun yerine AKP 6. sıra adayı Oya Eronat TBMM’ye girdi. Bu olay sadece Diyarbakır’da değil tüm ülkede büyük yankı uyandırdı ve özellikle bölgedeki pek çok AKP’li siyasetçi bile ortada bir ‘haksızlık’ olduğunu zımnen kabullendi. BDP oylarının dolaylı olarak da olsa ‘çalındığı’ yönündeki kanaat, Kürt seçmenin ‘midesini ekşitti’ ve ‘bir kenara yazıldı’!

2. Roboski katliamı

12 Haziran 2011 seçiminden yaklaşık 6 ay sonra yaşanan ve 34 sivilin can verdiği Roboski katliamı tüm ülkede büyük infial yarattı. Ama başta dönemin başbakanı Erdoğan olmak üzere AKP yönetici ve yetkililerinin konuyla ilgili tutumları, konunun ‘tazminatla’ geçiştirilmek istenmesi; katliamın sorumlularını ortaya çıkarmak bir yana, Başbakan’ın ‘operasyonu yapan silahlı kuvvetlere teşekkür etmesi’ önemli bir kırılma yaşattı. Roboski yasını küllendirecek herhangi bir adım atılmadı ve Kürt seçmen bu acıyı ‘sandık başında da’ unutmadı.

3. ‘Kobani düştü düşecek’

Suriye’nin Türkiye sınırındaki Kürt kasabası Kobani’ye 2014 Eylül ayından itibaren IŞİD saldırısı başladı. YPG öncülüğündeki yerel Kürt güçleri, son derece sınırlı olanaklarla IŞİD taarruzuna karşı ölüm kalım savaşı vermekteyken, henüz cumhurbaşkanı seçilmiş olan Erdoğan, ilk yurt gezisinde Gaziantep’te

Suriyeli sığınmacılara sesleniyordu. Burada, o unutulmaz, “İşte Kobani de düştü düşüyor” sözlerini sarf etti ve kasabayı savunmakta olan YPG’yi kast ederek, Türkiye’nin “IŞİD’e olduğu kadar PKK ’ya da” karşı olduğunu söyledi. Bu sözlerin, Kürt toplumunda yarattığı kırılmayı tekrar etmeye gerek yok sanırım.

4. 2015 Newroz’u: Seçime ‘moral start’

21 Mart 2015’te Diyarbakır’da yüzbinlerce kişinin katılımıyla düzenlenen ve Abdullah Öcalan’ın ‘silah bırakma’ konusunu da içeren mesajının okunduğu Newroz kutlaması, parti tabanının büyük moral depoladığı bir tür seçim startı’ gibiydi. Diyarbakır’daki Newroz kutlamalarına Gezi protestoları sırasında hayatını kaybeden gençlerin ailelerinin de katılması seçim için de önemli bir mesajdı.

5. liste başarısı

Nisan ayı başında partilerin aday listeleri belli oldu. Özellikle bölgedeki en büyük rakibi AKP, liste sancıları yaşar ve Batman, Diyarbakır gibi kentlerdeki bazı AKP adayları seçimden çekilirken, HDP toplumun tüm kesimlerinde karşılığı bulunacak bir aday çeşitliliğini yaratmayı başardı. Altan Tan, Celal Doğan, Dengir Mir Mehmet Fırat, Hüda Kaya, Garo Paylan, Turgut Öker, Ali Kenanoğlu gibi, farklı kimlikleri ve toplumsal kesimleri temsil eden adaylar, ‘Ortak Yaşam’ paranteziyle başarıyla bir araya getirildi.

6. Seni başkan yaptırtmayacağız

Galiba fazla söze gerek yok… Selahattin Demirtaş’ın, 17 Mart 2015’teki son grup konuşmasındaki bu tek cümlelik vurgu, özellikle ‘Başkanlık dayatmaları’ konusunda çok rahatsız olan sol-sosyal demokrat oyların HDP’ye akmasında belirleyici oldu.

7. ‘Kürt sorunu yoktur’ ve ‘Zerdüşt bunlar’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Haziran seçimlerinden aylar öncesinden başlayarak, ülkenin çeşitli kentlerinde düzenlediği mitinglerle kampanyaya dahil oldu. Hedefinde öncelikle HDP vardı. 15 Mart’ta Balıkesir’de, “Şimdi bakıyorsun, varsa yoksa Kürt sorunu... Kardeşim ne Kürt sorunu ya? Neyin eksik senin, daha ne istiyorsun? Allah aşkına bizden farklı neyiniz var, her şeye sahipsiniz” dedi.

28 Mayıs’taki Aksaray mitinginde ise HDP’lileri kast ederek, “Ya bunlar ateist, bunlar Zerdüşt” dedi.

Bu sözlerin Kürt seçmen açısından beklenenin tam tersi yönde etki yaptığını bugün AKP’ye yakın gazetelerdeki köşe yazarları da tekraren dile getiriyor.

8. HDP mitinglerinde Türk bayrakları

Özellikle iktidar partisinin temsilcileri tarafından ‘bölücülük’le itham edilen, “Kürt partisi” olduğu ve “Türkiyelileşmediği” vurgulanan HDP’nin seçim mitinglerinde sıklıkla Türk bayrakları görüldü. Sadece İzmir, Muğla, Aydın, Samsun gibi batı kentlerinde değil; Bingöl, Diyarbakır, Şırnak, Van gibi kentlerdeki dev mitinglerde de Türk bayrakları dikkat çekti. Bu özellikle batılı seçmenin rızasını canlı tutan faktörlerden biri oldu.

9. Demirtaş faktörü: Gezi’nin dili

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın esprilerle dolu özgüvenli demeç ve açıklamaları, katıldığı tüm programlarda her soruya açıklıkla yanıt vermesi ve uyandırdığı ‘samimiyet’ duygusu, HDP’ye yönelimde en önemli faktörlerden biri oldu. Demirtaş’ın kullandığı üslup, espriler ve zekice söz oyunlarıyla bir tür ‘Gezi üslubu’ydu. Gezi’ye katılan ve onu taşıyan gençler elbette bu dili tanıdılar. Ve önemli bir bölümü, sokaktan sosyal medyaya kadar her alanda, tüm dinamizmleriyle HDP’nin kampanyasına katıldılar.

10. HDP'ye saldırılar

Nisan ayında Ağrı’da, Mayıs ayında Adana ve Mersin’de, seçim kampanyası boyunca ülkenin dört bir yanındaki yüzlerce noktada, HDP üyeleri, büroları ve araçlarına saldırılar düzenlendi. HDP en çok engellenen, en çok saldırıya uğrayan parti oldu. Ama haziran ayında saldırılar çığırından çıktı. Bingöl’de HDP seçim aracının sürücüsü kurşuna dizildi; Erzurum’da bir HDP aracı içinde sürücüsüyle birlikte ateşe verildi; 5 Haziran’da Diyarbakır’da, yüzbinlerce kişinin bulunduğu miting alanında patlatılan iki bombayla büyük bir katliam girişimi yaşandı. Bu saldırılarda 8 kişi can verdi, onlarcası yaralandı. Ama partiyi ve tabanını şiddetle özdeşleştirmek, belki provoke ederek sokaklara çekmek için yapılan bu saldırılar amacına ulaşamadığı gibi, saldırıların gerçek amacını fark eden seçmenler yanıtı sandıkta verdi.