08 Mayıs 2024

MEB müfredat taslağına giriş: ‘Ortak Metin’

'Ortak Metin'de yer alan infografik eğitim konusunda pek açık seçik bilgi vermiyor, ama evet, Millî Maarif Modelini aslına sadık biçimde tasvir ediyor: Modelin sunumu olan ‘Ortak Metin’in mantık ve kanıtlarla bağlanmamış, muğlak terimler, “epistemoloji”, “ontoloji...” gibi büyük laflar ve sürekli tekrarlarla bir iddialar yığını olduğunu görsel olarak gayet iyi yansıtıyor bu ağaç temsili

Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni müfredat taslağında, ‘Ortak Metin’in girişinde yer alan infografik

Millî Eğitim Bakanlığı'nın yeni müfredat taslağı ‘Ortak Metin’ başlıklı 110 sayfalık bir giriş ile açılıyor.  Bu belgede (AKP ile başlayan) ‘Türkiye Yüzyılı’ndan bahsediliyor, ama Türkiye Cumhuriyeti’nin ne ilk yüzyılından ne ikinci yüzyılından bahsetmiyor. Müfredat Mustafa Kemal Atatürk’ün de adını anmıyor. Atatürk’ün adını herhalde onun manevî mirası olan akıl ve bilimi dışladığı için anmıyor.

Sayın Bakan müfredatın askıda sunulup kamuoyunda tartışılması için bir hafta süre verip sonra kendi deyimiyle yüzde 50 arttırarak tam 10 gün süre verdi. Demek ki baştan bir saat vermiş olsaydı bu cömert yüzde 50 artışla 1,5 saat inceleme süresi bahşetmiş olacaktı. Verilen süre bu kadar önemli ve kapsamlı bir belgenin ayrıntılı incelenmesi için tamamen yetersiz. Ancak yeni müfredatı sunan ‘Ortak Metin’ kısmını okuyarak bu projenin kapsamını, dayanaklarını, fikir kaynaklarını, çerçevesini ve iddiasını görmek mümkün. Önümüzdeki belge maalesef akıl ve bilim bakımından dayanaksız olduğu gibi Cumhuriyet’in laiklik ve demokrasi ideallerine de karşı. Peşin hükümle değil, ‘Ortak Metin’i inceleyerek bu müfredat taslağının ayrıntılarını eleştirip düzeltmek yolunda bir tartışmayı reddetmek mümkün. Bunun yerine Türkiye’de eğitim müfredatını temelden bütün olarak ele almak, uzun vadeli (ama unutulup sönümlenmeyecek), uzmanlarca yürütülüp kamuoyunda katılımlı ve şeffaf şekilde paylaşılacak bir iyi müfredat örneği oluşturmak lâzım.

***

Eğitim ne için yapılmalı?

Kamu arenasında sunulan eğitim, çocukların, gençlerin (ve yetişkinlerin) bireyler olarak kendi esenliklerini sağlayacak bilgi ve becerilerle donanmalarını ve toplumun yararına, esenliğine, verimliliğine, refahına katkıda bulunacak yurttaşlar yetiştirmeyi amaçlamalıdır. Bu esenlik ve verimlilik hedefleri yaşadığımız dünya içindir. Bu dünyada yararlı bilgi insanlığın doğa, insan ve toplumla ilgili bütün ortak tecrübelerine dayanır. Sağduyu ve akıl geçmiş tecrübelerden yararlanmayı gerektirir. Bilim ise dünya bilgisini edinmenin gözlemlere, deneylere dayanan, insanların günlük tecrübelerinden çok uzaklara kadar uzanan yöntemleşmiş şeklidir. Demek ki bilim de sonunda aklın özel bir ürünü ve aracıdır.

Laiklik

Laiklik sadece devlet işleri ve inanç özgürlüğü konularında değil, toplumu ilgilendiren tüm dünya işlerinde akıl ve bilimi temel almak, dünyaya bakmadan, herhangi bir dinî veya ideolojik ön kabule ve otoriteye dayanarak hareket etmemek demektir. Laiklik Atatürk’ün mirası diye peşinen kabul edilen bir değer değildir, tersine Atatürk manevî mirası olarak akıl ve bilimi, laikliği gösterdiği için (de) büyük bir devlet adamıdır.

Demokrasi

Dünya bilgisi, ne kadar karmaşık olursa olsun, aynı şartlarda bağımsız olarak bakan herkesin aynı sonuca ulaşacağı, doğrulayabileceği veya yanlışlayabileceği bilgidir. Bu yüzden dünya bilgisi şeffaf tartışmayla, kanıtlar üzerinde konuşmayla üzerinde anlaşılabilecek bilgidir. Farklı çıkarları, değerleri ve amaçları olan grupların, birlikte çalışmak, iş ve politika yapmak için, ortak noktalar, tavizler bulabilmek için üzerinde hareket edebilecekleri bilgi tam da bu şekilde kanıtlara dayanan, dayatma olmadan herkesin kendi adına sınayıp anlayabileceği bilgidir. Bu bakımdan kanıtlara dayanan dünya bilgisi demokratik tartışmanın da bilgi kökenidir.

‘Ortak Metin’

Yeni müfredat taslağı 110 sayfalık bir ‘Ortak Metin’ ile sunuluyor. Bu ‘Ortak Metin’ belgesinin giriş kısmına, nasıl sunulduğuna bakalım. Bu kısım Ortak Metin’e ve müfredatın tamamına hâkim olan yaklaşımın ne olduğunu gayet iyi gösteriyor.

Bu yazının başında ‘Ortak Metin’in girişinde yer alan “İnfografik: Türkiye Maarif Modeli” görülüyor. İnfografik bilgi veren görsel demek. Bu resimde demek ki ‘Türkiye Maarif Modeli’ bir ağaçla gösteriliyor. Kavramlar şeması olarak ağaç kullanırsanız ağacın köklerinden gövdesine, oradan dallara, küçük dallara, yapraklara doğru bir temellendirme, mantık silsilesi yahut da nedensellik, eski deyimiyle illiyet bağı kastedersiniz.

Türkiye Maarif Modeli’nin kökünde ‘Eğitim Felsefemiz’ var. Bu bir felsefe ise argümanları, kanıtlama gayreti olmalı, kökteki dayanak bu argümanlar olmalı. Eğitimle ilgili ise o zaman hangi tür bilgilere dayandığı, bu bilgilerin nasıl elde edildiği konuları daha da kökte olmalı, yani pek sevilen cafcaflı tabiriyle ‘epistemoloji’ temelinden başlamalı. Oysa epistemoloji zavallı bir yan dalda yer alıyor, o daldan, yani bilgi konusundan türeyen birkaç cılız yaprak varsa da bunlar isimlendirilmemiş, ne idükleri belli değil. Ve kökte bizim eğitim Felsefemiz. Biz kimleri kapsıyor? E herhalde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını olmalı. Peki biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak ne zaman işbu felsefemizi gördük, tartıştık, üzerinde mutabık kaldık? Herhalde son on günde değil, ondan önce de değil.  Millî Maarif Modelinin kökü diye dayatılan ‘Eğitim Felsefemiz’in kendi kökü, temeli yok. Ortak Metin’in içindekiler listesinde de ‘Eğitim Felsefemiz’ başlığı yok. Millî Maarif Modelinin altı boş.

Ağacın gövdesi aşağıdan yukarıya ‘Bilgi Kümeleri’ ve ‘Eğilimler’ şeklinde yükseliyor. Bilgi Kümeleri doğrudan ‘Eğitim Felsefemiz’den, ‘Eğilimler’ de ‘Bilgi Kümeleri’nden türüyor. Eğilimler ‘entelektüel eğilimler’, ‘benlik eğilimleri’ ve ‘sosyal eğilimler’ diye üç yaprak çıkarmış. Her iki gövde unsuru da İçindekiler’de yer almıyor. Bunların ne oldukları, bilgiden eğilimin nasıl çıktığı belli değil. Kaldı ki dünya bilgisi felsefeden çıkmaz, dünyadan öğrenilir; ancak bazı felsefî akımlar dünya bilgisinin nasıl edinileceğini, güvenilir olmasını sınırlarını ve şartlarını tartışırlar, bilgi kuramı (epistemoloji) teknik ismi altında.

Gövdeden dallara geçelim. Dallar ‘Epistemolojik Bütünlük’, ‘Ontolojik Bütünlük’ ‘Zamansal Bütünlük’, ‘Algolojik Olgunluk’, ‘Erdem-Değer-Eylem’ ve ‘Beceriler Çerçevesi’ olarak bu şemada eşdeğer seviyede. Oysa bunların bazılarının tanımlanması felsefe konusudur, varlık felsefesi (ontoloji), bilgi felsefesi (epistemoloji), etik ve estetik -güzeli anlamaya çalışmak- (algoloji) gibi, ‘Erdem-Değer-Eylem’ şükür tanımsız da olsa anlaşılır günlük Türkçe ile yazılmış, peki bunlar etik konuları değil mi zaten? Ve zamansal bütünlük, her ne ise, o da belki felsefî bir konu olarak ele alınabilir. ‘Beceriler çerçevesi’ ise bir eğitim terimi gibi duruyor, peki bu felsefe dalları ile niye aynı düzeyde? Ve bütün bunlar müfredatın temel yapısında değil, felsefe dersleri içinde yer almalı değil mi?

En yukarda ağacın bütün dallarının üstünde gökyüzünde “Yetkin ve Erdemli İnsan” yazıyor.  Bütün bu dallardan yapraklardan türüyor gibi görünmüyor, öyle olsa en üste bir çiçek olarak oturulabilirdi. Bu başlık ağacı yukardan sarıyor ve kapsıyor sanki.  Başlık İçindekilerde “1.3, Öğrenci Profili: Yetkin ve Erdemli İnsan” şeklinde geçiyor

Kısacası bu infografik eğitim konusunda pek açık seçik bilgi vermiyor, ama evet, Millî Maarif Modelini aslına sadık biçimde tasvir ediyor: Modelin sunumu olan ‘Ortak Metin’in mantık ve kanıtlarla bağlanmamış, muğlak terimler, “epistemoloji”, “ontoloji...” gibi büyük laflar ve sürekli tekrarlarla bir iddialar yığını olduğunu görsel olarak gayet iyi yansıtıyor bu ağaç temsili.

Ortak Metni incelemeye devam edeceğim.

Ali Alpar kimdir?

Astrofizikçi. Sabancı Üniversitesi Emeritus öğretim üyesi. Bilim Akademisinin kurucu başkanı.

1968'de Robert Akademi'den, 1972'de ODTÜ Fizik bölümünden mezun oldu. 1977'de Cambridge Üniversitesi'nden fizik doktorasını aldı.

Boğaziçi Üniversitesi, Columbia Üniversitesi, University of Illinois at Urbana-Champaign, TÜBİTAK Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü, ODTÜ ve Sabancı Üniversitesi'nde çalıştı.

Araştırma alanları nötron yıldızları ve pulsarlardır.

1993-1997 arasında Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Konseyi, TÜBİTAK Bilim Kurulu ve TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları'nı başlatan yayın kurulu üyesiydi.

ODTÜ (1994) ve Sabancı Üniversitesi'nde (2003) mezuniyet sınıfı öğrencilerinin seçtiği en iyi öğretim üyesi ödüllerini aldı.

TÜBİTAK Teşvik Ödülü 1986, Sedat Simavi Ödülü 1988, TÜBİTAK-TWAS Bilim Ödülü 1992, ODTÜ Mustafa Parlar Vakfı Bilim Hizmet ve Onur Ödülü 2018 sahibi.

Hükümetin KHK ile TÜBA'ya üye tayini üzerine Kasım 2011'de TÜBA'nın 82 asli üyeliğinden istifa eden 52. üye oldu. Bilim Akademisinin 17 kurucu üyesi arasında yer aldı.

2011-2021 yılları arasında Bilim Akademisi'nin ilk başkanlığını yaptı.

Türk Astronomi Derneği üyesi ve eski başkanı. Academia Europaea, American Philosophical Society, European Astronomical Society, International Astronomical Union üyesi.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Müfredat taslağı: Mantıksız mantalite

Bu müfredat taslağını yazanlar, sanki kendi dünyalarından bakınca yazdıkları metnin nasıl eleştirileceğini, ne kadar tutarsız olduğunu görmüyorlar. Küçük yaşlardan itibaren otorite sahibi bir büyüğün tek yönlü ‘sohbetinden’, bir yerlerden bir şeyler duyulup bunların bilgi ve buluş sayılabildiği, büyüğün dediklerinin, tekrarlananların peşinen kabul edildiği, dayanağa gerek duyulmayan, kabulünden ibaret bir âlemde yaşamışlar

Geleceğimiz askıda: Yeni müfredat taslağı üzerine (1)

Tıpkı Anayasa tartışması gibi müfredat da aynı iktidar tarafından defalarca değiştirildikten sonra tekrar değişiklik talebiyle ortaya getirilmektedir. Bunca değiştirilmiş haliyle dahi Anayasanın toplantı ve gösteri hakkı, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, bizzat Anayasa Mahkemesinin yetkisi gibi temel hükümleri uygulanmıyor. Eğitim sistemi de bütün o değiştirilen müfredatlardan sonra yerlerde sürünmektedir

Bilim nedir? Nasıl bir din anlayışı bilim ile bağdaşabilir?

Sağlam ve güvenilir dünya bilgisine ulaşmanın dünyaya bakmaktan başka yolu yok