Gündem

Kobani davası kararı protesto edildi: IŞİD vahşetini durdurmaya çalışan HDP'liler yargılanmıştır

16 Mayıs 2024 20:31

Kobani Davası'nda verilen cezalar İzmir'de Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) üyeleri tarafından protesto edildi. DEM Parti İzmir İl Eş Başkanı Mehmet Kuruş, İl Başkanlığı binası önünde yaptığı açıklamada, verilen kararların siyasi olduğunu ifade ederek, "HDP ve insan haklarından yana kurumlar vahşetin durdurulması için çağrı yaparken IŞİD'in saldırılarını müjdeler gibi duyuran ve ardından sokakta şiddet ve saldırıların büyümesine zemin hazırlayan siyasi iktidarın tam da kendisidir. Yargılanması gerekenler vahşeti yapanlar neden olanlar olması gerekirken IŞİD vahşetini durdurmaya çalışan HDP'liler yargılanmıştır" dedi. 

Kobani Davası’nda kararın açıklanmasının ardından DEM partililer verilen cezaları protesto etmek için İl Başkanlığı önünde toplandı. Polis, İl Başkanlığı önünde geniş güvenlik önlemleri aldı. DEM Parti İzmir İl Eş Başkanı Mehmet Kuruş yaptığı açıklamada, “Kamuoyunda Kobani Kumpas Davası olarak biliniyor bu dava. Esasen HDP MYK üyesi Kürt siyasetçilerin ve sosyalist arkadaşlarımızın yargılandığı bir davadır. Bir bütün olarak Kürt siyaseti ve HDP siyaseti yargılanıyor. HDP'li siyasetçiler yargılanıyor. Aslında bir dönemin çözüm ve barış siyaseti yargılanmak isteniyor. Kürt halkının statüsü eşit egemen yurttaşlıktan uzaklaştırılmak isteniyor. Bu davada olup bitenler doğruları bilmek isteyenler için yakın dönemin her yönüyle tanıklığıdır” diye konuştu.

TIKLAYIN - Kobani davasında karar açıklandı

"IŞİD'in saldırılarını müjdeler gibi duyuran siyasi iktidarın tam da kendisidir"

Kuruş açıklamasında şunları söyledi:

“Sayın Demirtaş'ın, Sayın Yüksekdağ'ın, Sayın Kışanak'ın Sayın Tuncel'in, Sayın Akat'ın ve diğer birçok arkadaşımızın savunmalarında ifade ettikleri yakın döneme tanıklık eden şeyler. Bu davayla ilgili olarak daha önce partimizin açıkladığı raporlar ve açıklamalar var. Gerçekler orada yazılmıştır. Gerçekleri görmek isteyen arkadaşlarımızın savunmalarına baksınlar. Düzmece davalar ile emek ve özgürlük mücadelesini durduramazsınız. 6-7 Ekim 2014’te neler oldu? DAEŞ Kobani sınırlarına dayanmıştı. Kobani halkı yardım istiyordu. O zaman Türkiye'yle yakın ilişki içinde olan PYD de yardım istiyordu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri 6 Ekim'de tüm dünyada Kobani ile Dayanışma diye çağrı yaptı. Aynı Bir gün Türkiye'de HDP MYK'sı da sosyal medya hesaplarından dayanışmayla ilgili olarak demokratik gösteri hakkının kullanılmalarını istedi. HDP ve insan haklarından yana kurumlar vahşetin durdurulması için çağrı yaparken IŞİD'in saldırılarını müjdeler gibi duyuran ve ardından sokakta şiddet ve saldırıların büyümesine zemin hazırlayan siyasi iktidarın tam da kendisidir. Yargılanması gerekenler vahşeti yapanlar neden olanlar olması gerekirken IŞİD vahşetini durdurmaya çalışan HDP'liler yargılanmıştır.

"Hükümsüzdür"

Bu topraklara demokrasi ve barışın gelmesi için ortak mücadele yürütenlerin kumpasla 8 yıldır tutsak edilmesinin anatomisi olan Kobani Kumpas Davası'nda verilen siyasi bir karardır. Bu temelde Türkiye kamuoyunun tamamını ilgilendiren bu siyasi kumpası boşa çıkarmak ve eşitlik, özgürlük, emek mücadelesinden yana, güçlü bir tavır almak, tüm emek ve demokrasi güçlerinin görevidir. Haksız, hukuksuz tüm davalar gibi Kobani Kumpas Davası da hükümsüzdür. Tüm yargılananlar hemen serbest bırakılmalı. Bu yanlıştan dönülmeli, dava tüm sonuçları ile bozulmalıdır. Dosta, düşman da bilsin ki bedelini ödeyerek kazandığımız demokratik haklarımızı sonuna kadar savunacağız. Baskılarınız, cezalarınız bizi yıldıramaz. Bu temelde son olarak şunu söyleyebiliriz. Demokratik siyasetten asla uzaklaşmayacağız. Demokraktik siyaseti sokaklarda, meydanlarda Türkiye'nin bütün halkları, bütün ezilenleri adına yüksek sesle ifade etmeye devam edeceğiz.”

Kobani davasındaki karar sonra açıklama yapan Ahmet Türk, "Demirtaş'ı hedef haline getirdiler. Demirtaş barışı kardeşliği savundu hep. Bunu bir intikam davasına dönüştürdüler" dedi.

Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı 108 sanıklı Kobani davasında Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıkladı.

Yüzlerce yıllık ceza yağan davada, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e devletin bütünlüğünü bozma suçundan beraat, "örgüt üyeliği" suçlamasından ise ise 10 yıl hapis cezası verildi. 

TIKLYIN - Kobani davasında kararın ardından iktidar kanadından ilk yorum: "Hayırlı olsun"

Ayrıca Demirtaş'a "devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım" suçundan 20 yıl, "suç işlemeye tahrik" suçundan da 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmedildi. Demirtaş'a, Diyarbakır'daki Nevruz konuşması nedeniyle 2 yıl 6 ay, 29 şubat 2016'daki konuşması nedeniyle de "halkı kanunlara uymamaya teşvik" suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezası verilerek, tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Yüksekdağ'a ise "devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardım"dan 19 yıl, "suç işlemeye tahrik" suçundan 4 yıl 6 ay ile "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan da 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yüksekdağ'ın "2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" suçundan 2 yıl, ayrıca iki ayrı konuşması nedeniyle de "örgüt propagandası" suçundan 1 yıl 6'şar ay olmak üzere toplam 3 yıl hapis cezasına karar verildi. "Seçim yasaklarına aykırı hareket etmek" suçundan da 3 ay hapis cezası verilen Yüksekdağ'ın toplam cezası 30 yıl 3 ay olurken, tutukluluk halinin devamına hükmedildi.

TIKLAYIN - Kobani kararlarına CHP'den ilk yorum: Kumpas davası kararları, AKP ve 'normalleşme'nin mesafesi bakımından tarihi

TIKLAYIN - Kobani Davası kararları: Kime ne kadar ceza verildi?

Halk TV'ye bağlanan Ahmet Türk ise davaya ilişkin şu açıklamayı yaptı:

"Demirtaş'ı hedef haline getirdiler. Demirtaş barışı kardeşliği savundu hep. Bunu bir intikam davasına dönüştürdüler. Bu davanın siyasi bir dava olduğunu başından beri söyledik. Bizler bir vahşet örgütüne karşı düşüncelerimizi açıkladığı için böyle bir dava açıldı. Bir kesimin toplumsal barışı bozmaya yönelik bir karar. Bu karar mahkemenin değil siyasetçilerin verdiği bir karar. Üzüntümüz cezadan dolayı değil. Maalesef bazı kesimler ötekileştirme politikasını sürdürme ve bunun üzerinden pirim yapmaya devam ediyor. Halkların kardeşliğine vurulan bir darbe olarak görüyorum. Biz IŞİD çetelerine karşı tepkimizi koymuştuk, devlete değildi. Buna rağmen bu ülkenin demokratikleşmesi için barış için mücadele etmeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki bu ülkede yürütülen politikaların yanlışlığını herkes bir gün anlayacak."